Türkiye’de Vergi Sistemi

Türkiye’de Vergiler: Kurumlar, Gelir, KDV ve Daha Fazlası

Türk vergi sistemi, işletmelerin ve bireylerin üstesinden gelmesi gereken çeşitli vergiler içermektedir. Kurumlar vergisi oranlarından KDV düzenlemelerine ve servet vergilerine kadar, Türkiye’nin vergilendirme çerçevesini anlamak hem yerli hem de yabancı yatırımcılar için çok önemlidir. Bu kapsamlı rehber, Kurumlar Vergisi, Katma Değer Vergisi (KDV), Gelir Vergisi, Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ve daha fazlası dahil olmak üzere temel vergi kategorilerine derinlemesine bir bakış sunarak Türk Vergi Sistemine ışık tutmaktadır.

Türkiye’de Kurumlar Vergisi

Türkiye ‘de kurumlar vergisi, ülkede faaliyet gösteren şirketlerin kârları üzerinden alınmaktadır. Finansal olmayan şirketler için kurumlar vergisi oranı %25 olarak belirlenirken, finansal sektör %30 gibi daha yüksek bir oranda vergilendirilmektedir. Hisselerinin en az %20’sini İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’ nda halka arz eden şirketler, halka arzı takip eden beş yıl boyunca %23’lük indirimli vergi oranından yararlanabilmektedir. Bu indirim, sermaye piyasalarını canlandırmayı ve halka arzları teşvik etmeyi amaçlamaktadır.

Kurumlar vergisi hesaplamaları, vergiden muaf gelirler ve giderler de dahil olmak üzere çeşitli kesintilere göre ayarlanmış muhasebe karları ile başlar. Geçmiş zararlar, sonraki yıllarda vergilendirilebilir geliri mahsup etmek için ileriye taşınabilir. Vergi düzenlemelerinin muhasebe standartlarından farklı olabileceğini, amortisman ve diğer giderler için özel ayarlamalar gerektiğini unutmamak önemlidir.

Türkiye’de Katma Değer Vergisi

KDV, Türkiye’de tüketilen mal ve hizmetler üzerinden alınan ve KDV’ye kayıtlı işletmeler tarafından tahsil edilen dolaylı bir vergidir. Türkiye’de genel KDV oranı %20 olup, temel tüketim malları, eğitim ve sağlık hizmetleri, tarım ürünleri ve kültürel faaliyetler gibi belirli mal ve hizmetler için %10, %8 ve %1’lik indirimli oranlar uygulanmaktadır.

Türkiye’de KDV Mahsubu ve KDV İadesi
İşletmeler, satın alımlarda ödenen KDV’yi (girdi KDV’si) satışlardan tahsil edilen KDV’den (çıktı KDV’si) mahsup edebilirler. Girdi KDV’sinin çıktı KDV’sini aşması halinde, aradaki fark gelecek dönemlere aktarılabilir veya iade edilebilir. İhracat faaliyetlerinde bulunan veya yatırım teşviklerinden yararlanan şirketler KDV iadesi almaya hak kazanabilir.

KDV’nin Vergi ve Sosyal Güvenlik Borçlarına Mahsubu
KDV iadelerine ek olarak, işletmeler vergi veya Sosyal Güvenlik primleri gibi diğer yükümlülüklerini mahsup etmek için fazla girdi KDV’sini kullanabilir. Bu, işletmelerin nakit akışını yönetmelerine ve vergi yüklerini azaltmalarına yardımcı olur.

Türkiye’de Özel Tüketim Vergisi

Türkiye’de Özel Tüketim Vergisi (ÖTV), özellikle belirli mal ve hizmetlerin tüketimini hedef alan, Türkiye’nin vergi sisteminin önemli bir bileşenidir. Gelir elde edilmesinde, tüketici davranışlarının şekillendirilmesinde ve çevresel kaygıların giderilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. ÖTV, 4760 sayılı Kanun ile yönetilmekte olup, verginin kapsamını, oranlarını, muafiyetlerini ve uygulanabilir vergilendirme yöntemlerini belirlemektedir.

ÖTV Uygulaması ve Kapsamı

ÖTV, belirli mal ve hizmetlerin üretimi veya ithalatı sırasında uygulanır. Genellikle üretici veya ithalatçı vergiyi öder, ancak nihai olarak maliyeti tüketici üstlenir. Vergi oranları ürün kategorilerine göre kademelendirilmiş olup, Armonize Sistem (HS) kodlarına göre farklı oranlar uygulanmaktadır.

Zararlı Ürünlerde Yüksek ÖTV Oranları

Kamu sağlığı ve çevre üzerinde olumsuz etkileri olan ürünler daha yüksek ÖTV oranlarına tabidir. Bu ürünler şunlardır:

  • Tütün Ürünleri
  • Alkollü İçecekler
  • Petrol Ürünleri
  • Otomobiller

Bu ürünler, daha sağlıklı tüketim alışkanlıklarını teşvik etmek ve zararlı çevresel etkileri azaltmak amacıyla ağır vergilendirilmektedir.

Vergi Toplama ve Uygulama

ÖTV, Türk kanunları çerçevesinde işlemekte olup, vergi tahsilatı ve uyumun gözetiminden vergi dairesi sorumludur. Şirketlerin ve bireylerin ÖTV yükümlülüklerini yerine getirmelerini sağlamak için vergi denetimleri ve cezalar uygulanmaktadır. Verginin doğru hesaplanması ve zamanında ödenmesi, işletmelerin uyumlu kalması için çok önemlidir.

ÖTV’nin İşletmeler ve Tüketiciler için Önemi

Özel Tüketim Vergisi, Türkiye’nin vergilendirme sisteminde hem işletmelerin mali koşullarını hem de tüketici davranışlarını etkileyen önemli bir politika aracıdır. ÖTV düzenlemelerine uyulması, Türkiye’deki işletmelerin sürdürülebilirliği ve operasyonel verimliliği için elzemdir.

Türkiye’de Gelir Vergisi:

Türkiye’de bireyler, bir takvim yılı boyunca çeşitli kaynaklardan elde ettikleri net gelirleri üzerinden hesaplanan kazançları üzerinden gelir vergisine tabidir. Vergilendirilebilir gelir türleri şunlardır:

  1. Ticari kârlar
  2. Tarımsal kârlar
  3. Maaşlar
  4. Profesyonel kazançlar
  5. Gayrimenkul sermayesinden elde edilen gelir
  6. Menkul sermaye gelirleri
  7. Diğer kazanç ve gelirler

Kanunda aksi belirtilmedikçe, bu gelir kaynakları vergiye tabi gelir belirlenirken gerçek ve net tutarları üzerinden değerlendirilir.

Vergi Mükellefi Kategorileri: Tam ve Dar Mükellefler

Türkiye’nin gelir vergisi sistemi, tam mükellefler ile dar mükellefler arasında ayrım yapmakta olup, bu ayrım hem bireyler hem de kurumlar, özellikle de uluslararası faaliyetleri olanlar için büyük önem taşımaktadır:

  • Tam Vergi Mükellefi: Bir kişi veya kurum Türkiye’de ikamet ediyorsa tam mükellef sayılır. İkametgah, birincil ikametgahın veya yaşam merkezinin Türkiye’de olması ile belirlenir. Tam mükellefler, Türkiye’deki küresel gelirleri üzerinden vergilendirilirler.

  • Dar Mükellef: Türkiye’de ikamet etmeyen ve Türk kaynaklarından gelir elde eden kişiler dar mükellef olarak sınıflandırılmaktadır. Bu kişi veya kuruluşlar yalnızca Türkiye’de elde ettikleri gelir üzerinden vergilendirilirler.

Bu ayrım, uluslararası işletmeler ve bireyler için vergi yükümlülüğü ve vergi planlamasında önemli bir rol oynamaktadır.

Türkiye’de 2024 Yılı İçin Artan Oranlı Gelir Vergisi Oranları

Türkiye artan oranlı bir gelir vergisi sistemi uygulamaktadır, yani gelir arttıkça vergi oranı da artmaktadır. 2024 yılı için gelir vergisi dilimleri ve karşılık gelen oranlar aşağıdaki gibidir:

  • 110.000 TL’ye kadar: %15
  • 110.000 TL’yi aşan 230.000 TL’ye kadar: 16.500 TL artı 110.000 TL’yi aşan kısmın %20’si
  • 230.000 TL’yi aşan 580.000 TL’ye kadar: 40.500 TL artı 230.000 TL’yi aşan kısmın %27’si
  • 580.000 TL’yi aşan 3.000.000 TL’ye kadar: 135.000 TL artı 580.000 TL’yi aşan kısmın %35’i
  • 3.000.000 TL’yi aşan: 982.000 TL artı 3.000.000 TL’yi aşan kısmın %40’ı

Bu vergi oranları, yıllık gelir vergisi beyannamesi verme sürecinde uygulanmaktadır. Vergi hesaplaması brüt gelirle başlar ve bu gelirden gerekli kesintiler (örneğin sigorta primleri ve bağışlar) çıkarılarak net gelir hesaplanır. Net gelir daha sonra ilgili vergi dilimine göre vergilendirilir.

Ücretler Üzerinden Stopaj Vergisi

Ücretli çalışanlar için gelir vergisi, maaş ödemeleri sırasında işverenler tarafından kaynakta kesilir. Kesilen vergi doğrudan Türk vergi dairesine ödenir. Yıl sonunda, çalışanlar gelirlerini bildirmek ve daha önce kesilen vergi ile karşılaştırmak için yıllık gelir vergisi beyannamesi verirler.

  • Kesilen tutarın gerçek vergi yükümlülüğünü aşması halinde, çalışanlar geri ödeme talep edebilirler.
  • Kesilen miktarın yetersiz olması halinde, kişi kalan bakiyeyi ödemek zorundadır.

Adil Bir Vergi Sistemi Hedefliyoruz

Türkiye’nin gelir vergisi sisteminin artan oranlı yapısı, yüksek gelir düzeylerinin daha yüksek oranlarda vergilendirilmesini sağlayarak adaleti teşvik etmektedir. Bu yapı, vergi yüklerini bireyin veya kurumun mali kapasitesine göre ayarlayan eşitlikçi bir sistem oluşturmayı amaçlamaktadır.

Türkiye’de Damga Vergisi

Türkiye’de Damga Vergisi, işlemlerden ziyade belgeler üzerinden alınan bir vergidir. Yasal olarak geçerli, uygulanabilir ve imzalı (veya geleneksel imza yerine elektronik imza taşıyan) belgelere uygulanır. Bu belgeler, hukuki bir hususu tesis etmek veya kanıtlamak için oluşturulur. Damga Vergisinin kapsamı, aşağıdakiler de dahil olmak üzere çok çeşitli belgeleri kapsar:

  • Sözleşmeler
  • Akreditifler
  • Teminat mektupları
  • Bordro fişleri

Buna ek olarak, belgelerde yapılan değişiklikler, yenilemeler, devirler veya tadilatlar gibi her türlü tadilat veya değişiklik de Damga Vergisi yükümlülüklerini tetikler.

Damga Vergisinin Hesaplanması ve Oranları

Damga vergisi, belgenin vergiye tabi matrahına uygulanan bir yüzde oranına göre hesaplanır. Vergi oranları belgenin türüne göre değişmektedir. Vergilendirilebilir sözleşmeler için standart oran %0,948 olup, %0,189 gibi daha düşük bir oranda vergilendirilen kira sözleşmeleri istisnadır.

Türk vergi dairesi her yıl belirli işlemler için alınabilecek azami Damga Vergisi tutarını yayınlamaktadır. Bu, netlik sağlar ve ne kadar vergi borcu olabileceğine dair bir sınır belirler.

Damga Vergisi için Tetikleyici Olaylar

Bir belgenin imzalanması, Damga Vergisi yükümlülüğünü tetikleyen olaydır. Türkiye dışında oluşturulan belgeler için Damga Vergisi aşağıdaki durumlarda uygulanabilir:

  1. Türk Makamlarına Sunum: Belgenin Türkiye’deki resmi devlet kurumlarına, il idarelerine, belediyelere veya mahkemelere sunulması.
  2. Türkiye’de Devir veya Ciro: Belgenin Türkiye sınırları içinde devredilmesi veya ciro edilmesi durumunda.
  3. Türkiye İçinde Elde Edilen Fayda: Belge koşullarının Türkiye’de herhangi bir fayda elde edilmesiyle sonuçlanması.

Damga Vergisi Yükümlülüğü

Belgeyi imzalayan her iki taraf da Damga Vergisini ödemekten müştereken ve müteselsilen sorumludur. Ancak, vergi ödemesinden kimin sorumlu olduğunu belirlemek için sözleşmeye bir hüküm eklemek mümkündür. Tüm taraflar vergi dairesine karşı müştereken sorumlu olmaya devam ederken, anlaşmanın şartlarına göre birbirlerine geri ödeme yapabilirler. Bu, vergi ödemelerinin imzacılar arasında adil bir şekilde ele alınmasını sağlar.

Türkiye’de Dijital Hizmetler Vergisi

Dijital Hizmetler Vergisi (DST), dijital platformlar aracılığıyla sağlanan hizmetlerden elde edilen gelirleri hedeflemek üzere 1 Mart 2020 tarihinde Türkiye’de uygulamaya konulmuştur. Bu vergi, aşağıdakiler de dahil olmak üzere çeşitli dijital hizmetler için geçerlidir:

  • Reklam hizmetleri
  • Yazılım, uygulama, müzik, video ve oyun gibi dijital içeriklerin satışı
  • Dijital içeriğe erişim ve indirme
  • Kullanıcılar arasında mal alım satımına yönelik aracılık hizmetleri

DST, sağlayıcının bireysel veya tüzel kişi olmasına bakılmaksızın Türkiye’de faaliyet gösteren dijital hizmet sağlayıcıları tarafından toplanır.

DST’den Muafiyet

Belirli dijital hizmet sağlayıcıları, belirli koşulları karşılamaları halinde DST’den muaf tutulabilir. Temel muafiyet kriterleri şunlardır:

  1. Gelir eşiği: Gelirleri Türk Lirası cinsinden olan veya küresel gelirleri 750 milyon Avro’yu aşmayan sağlayıcılar DST’den muaftır. Bu muafiyet, yalnızca üç aylık kümülatif gelirin eşiği aşmaması durumunda geçerlidir.

  2. Vergi yükümlülüğünün başlangıcı: İlgili gelir eşiğinin aşılması halinde, DST yükümlülüğü eşiğin aşıldığı vergi dönemini takip eden dördüncü aydan itibaren başlar.

Hizmet sağlayıcıların muafiyete hak kazanıp kazanmadıklarını belirlemek için gelir rakamlarını üç ayda bir düzenli olarak izlemeleri ve takip etmeleri çok önemlidir.

Uyum ve Yükümlülükler

Dijital hizmet sağlayıcıları, DST yönetmelikleriyle uyumlu olduklarından emin olmalıdır:

  • Gelirlerinin ve vergi yükümlülüklerinin izlenmesi.
  • Vergi dairesinin talep ettiği beyannamelerin verilmesi ve ödemelerin zamanında yapılması.
  • Herhangi bir ceza veya uyumsuzluk sorunundan kaçınmak için vergi yükümlülüklerinin düzenli olarak gözden geçirilmesi.

 

Türkiye’de Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu

Türkçe’de KKDF olarak da bilinen Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF), Türk hükümeti tarafından dış borçlanmayı kontrol etmek ve döviz kredisi kullanımını sınırlandırmak amacıyla uygulamaya konulan bir mekanizmadır. Döviz kredilerine belirli kesintiler uygulayarak ülkenin dış borcunu yönetmeyi ve döviz piyasasını istikrara kavuşturmayı amaçlamaktadır. Fon uygulaması, kredinin süresine ve para birimi türüne bağlı olarak değişmektedir.

Yabancı Para Krediler için KKDF Kesinti Oranları

  1. Ortalama vadesi 1 yıla kadar olan krediler: Anapara tutarı üzerinden %3 kesinti uygulanır.
  2. Ortalama vadesi 1 ila 2 yıl arasında olan krediler: Anapara tutarı üzerinden %1 kesinti uygulanır.
  3. Ortalama vadesi 2 ila 3 yıl arasında olan krediler: Anapara tutarı üzerinden %0,5 kesinti uygulanır.
  4. Ortalama vadesi 3 yıl veya daha uzun olan krediler: Herhangi bir kesinti (%0) uygulanmaz.

Yabancı Kaynaklı Yerli Para (TL) Kredileri için KKDF Kesinti Oranları

  1. Ortalama vadesi 1 yıldan kısa olan krediler: Faiz ödemelerine %1 kesinti uygulanır.
  2. Ortalama vadesi 1 yıl veya daha uzun olan krediler: Herhangi bir kesinti (%0) uygulanmaz.

RUSF’un Amacı ve Uygulanması

Kaynak Kullanımı Destek Fonu (KKDF) şu amaçlarla tasarlanmıştır:

  • Türkiye’nin dış borcunu yönetmek: Hükümet, döviz kredilerinin kullanımını kontrol ederek dış borca bağımlılığı sınırlandırmayı ve dış borçlanma risklerini azaltmayı amaçlamaktadır.
  • Döviz piyasalarını istikrara kavuşturmak: Hükümet, döviz kredilerine kesinti uygulayarak ekonomiyi dengelemeyi ve döviz dalgalanmalarına karşı korumayı amaçlamaktadır.

RUSF’nin uygulanması ve yönetimi, toplanan fonları dış borç ödemeleri veya diğer mali yükümlülükleri karşılamak için kullanan Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından denetlenmektedir.

Borçlular ve Finansal Kuruluşlar için Çıkarımlar

Türkiye’deki şirketler ve finans kuruluşları için KKDF düzenlemelerini anlamak ve bunlara uymak, etkili finansal planlama ve borç yönetimi için çok önemlidir. Kesintiler, özellikle döviz kredisi veya kısa vadeli borç arayan borçlular için ek maliyetlere yol açabilir.

Türkiye’de Servet Üzerinden Alınan Vergiler

Türkiye’de servet üzerinden alınan vergiler, mülk, taşıtlar ve miras da dahil olmak üzere çeşitli varlık türlerine uygulanmaktadır. Bu vergiler bir yandan gelir elde ederken diğer yandan da servet sahipliğini ve transferlerini etkilemek üzere yapılandırılmıştır. Aşağıda Türkiye’de servetle ilgili temel vergilerin bir taslağı yer almaktadır:

1. Emlak Vergisi

Türkiye’de emlak vergisi binalara, dairelere ve arazilere uygulanmaktadır. Vergi oranı, mülkün konumu ve türü gibi faktörlere bağlı olarak mülkün değerinin %0,1’i ile %0,6’sı arasında değişebilmektedir. Ayrıca, toplanan emlak vergisinin %10’u özellikle Taşınmaz Kültür Varlıklarının Korunması için tahsis edilerek kültürel açıdan önemli alanların korunması ve muhafaza edilmesi sağlanmaktadır.

2. Motorlu Taşıtlar Vergisi

Türkiye’de motorlu taşıtlar vergisi, aracın yaşına ve motor kapasitesine göre alınan yıllık bir vergidir. Oranlar sabittir ve bu iki temel faktöre bağlı olarak değişir, yani daha yeni araçlar veya daha büyük motor kapasitesine sahip olanlar daha yüksek vergilere tabidir. Vergi sistemi, hem çevresel hususları hem de aracın değerini hesaba katacak şekilde tasarlanmıştır.

3. Veraset ve İntikal Vergisi

Miras ve hediye vergileri, miras veya hediye nedeniyle varlıkların transferine uygulanır. Bu verginin oranları, miras kalan veya hediye edilen mülkün değerine bağlı olarak %1 ila %30 arasında değişmektedir. Oranlar kademelidir, yani daha yüksek değerli mülkler daha yüksek oranlarda vergilendirilir. Bu vergi hem ölümden sonra devredilen bireysel mülkleri hem de kişinin yaşamı boyunca verilen hediyeleri etkiler.

4. Tapu Harcı

Taşınmaz mal (arazi veya bina gibi) devredildiğinde tapu harcı uygulanır. Bu harç, satış fiyatının %2’sine tekabül eder ve genellikle alıcı ile satıcı arasında eşit olarak paylaştırılır. Bu ücret, devir sırasında ödenir ve işlemin yasal olarak belgelendirilmesini sağlar.

Stopaj Nedir?

Stopaj, Türkiye’de vergi mükellefi yerine üçüncü bir tarafın vergi ödemesinin bir kısmını veya tamamını devlete havale etmekten sorumlu olduğu temel bir vergi mekanizmasıdır. Bu yöntem KDV, gelir vergisi ve kurumlar vergisi gibi çeşitli vergi türlerinde etkin vergi tahsilatı ve uyumu sağlar. Türkiye’de farklı vergilerde stopajın nasıl uygulandığına dair ayrıntılı bir genel bakış:

KDV Tevkifatı

KDV tevkifatı, özellikle Türkiye’de vergi kaçırmaya eğilimli veya riskli olarak kabul edilen sektörlerde, belirli mal ve hizmetleri içeren işlemlerde ortaya çıkar. Bu süreçte, ödenmesi gereken KDV’nin doğrudan devlete ödenmesinden satıcı yerine alıcı sorumludur. Alıcının KDV tutarının tamamını ödediği tam stopaj senaryoları (10/10) ve KDV’nin yalnızca bir kısmının alıcı tarafından ödendiği kısmi stopaj senaryoları (ör. 2/10, 5/10) bulunmaktadır.

Gelir Vergisi Stopajı

Türkiye’de gelir vergisi stopajı, maaşlar, mesleki ücretler, kira gelirleri ve yatırım kazançları gibi doğrudan gelirin kaynağında uygulanmaktadır. Bu sistemde, vergiyi ödeyen (örneğin işveren veya tüzel kişi), vergiyi Türk vergi makamlarına aktarmadan önce gelirden düşmekle sorumludur. Bu, verginin zamanında ödenmesini sağlar ve önceden ödenen vergilerin gerçek vergi yükümlülüğüne göre ayarlandığı yıl sonu vergi beyannamesi sürecini basitleştirir.

Kurumlar Vergisi Stopajı

Türkiye’de Kurumlar Vergisi Kanunu (5520 sayılı Kanun) kapsamında, stopaj hem tam hem de dar mükelleflere yapılan belirli ödemeler için geçerlidir. Çeşitli kurumsal işlemlerde ödenmesi gereken vergilerin önceden tahsil edilmesini sağlayarak şirketler için vergi yükümlülüklerinin yönetilmesine yardımcı olur.

Veraset ve İntikal Vergisi Stopajı

Stopaj, Türkiye’de varlıkların miras veya hediye yoluyla devri için de geçerlidir. Hak sahiplerinin gerekli belgeleri yetkililere ibraz etmemesi halinde, bu işlemlere ilişkin vergileri tahsil etmek için proaktif bir önlem olarak stopaj uygulanabilir.

Stopaj Uygulaması Gereken Kuruluşlar

Türkiye’deki bazı kuruluşların yasal olarak stopaj uygulaması gerekmektedir:

  • Devlet daireleri ve bağlı idareler
  • Döner sermayeli kuruluşlar
  • Bankalar
  • Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları
  • Kanunla kurulmuş veya tüzel kişiliği haiz emekli ve yardım sandıkları
  • Kamu iktisadi teşebbüsleri
  • Menkul kıymetler ve vadeli işlemler borsaları da dahil olmak üzere organize sanayi bölgeleri ve borsaları
  • Özelleştirme kapsamındaki kuruluşlar
  • Hisselerinin %50’sinden fazlası idare, kurum ve kuruluşlara ait olan işletmeler
  • İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda işlem gören şirketler

Bu geniş kuruluş yelpazesi, stopajın Türkiye’deki çeşitli sektörlerde ve işlemlerde etkin bir şekilde uygulanmasını sağlamaktadır.

Tevkifatlı Faturalarda Tevkif Edilen KDV’yi Kim Öder?

Tam tevkifat (10/10 oranı) durumunda, hizmet sağlayıcı KDV’ye kayıtlıysa ve alıcı kayıtlı değilse, normal KDV rejimi kapsamında kayıtlı olmayan gerçek KDV mükellefi (hizmet sağlayıcı) ödeme yapacaktır. Kısmi tevkifat senaryolarında, KDV yükü alıcı ve satıcı arasında belirlenen orana göre paylaştırılır (örneğin, 2/10, 5/10).

Gelir Vergisi Kesmeye Yetkili Kurumlar

Gelir vergisi stopajı yapabilen kuruluşlar şunlardır:

  • Kamu idareleri ve kurumları
  • Diğer kuruluşlar, ticari şirketler
  • Kamu ekonomik kurumları
  • İş ortaklıkları
  • Temeller
  • Dernekler
  • Kooperatifler
  • Dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri
  • Yatırım fonu yöneticileri
  • Gerçek gelir beyan etmekle yükümlü tacirler ve profesyoneller
  • Çiftçiler tarımsal kazançlarını tarımsal işletme hesaplarına veya bilanço ilkelerine göre kaydederler.

Vizyonumuz, iş hedeflerinizle uyumlu olarak işbirliği ve büyümeyi hedeflemektedir.

    Contact Us






    Your message has been sent successfully!